True Blood - 1. Sezon

9 Ekim 2009 Cuma
Kotasız olmasa da evdekinden daha büyük kotası olduğu için yurtta çılgınlar gibi dizi izlemeye başladık yine. Lost ve Tudors sezon arasında, How I Met Your Mother da 5. sezonunda seyrettiği için, birikmiş, peş peşe izleyebileceğimiz dizi arayışına girdik. Mad Men ilk aklımıza gelen oldu haliyle, o kadar Emmy'i silip süpürünce. Ancak güzide online dizi sitesi Diziport'ta ilk bölümleri silinmiş olunca başka bir dizi arayışına girdik, ve gerek ek$i'de, gerekse bilimum bloglarda ismi çok geçtiğinden, ve vampirlerle ilgili olduğundan True Blood'da karar kıldık. Yaklaşık bir haftada ilk sezonu bitirdik. Şu an yazının girişini toparladığıma göre, dizinin ilk sezonuyla ilgili fikirlerimi beyan etmeye geldi sıra.

Öncelikle şu Twilight serisi ile benzerlik durumlarına değinelim. Dizinin ilk bölümü, ana karakterlerden Sookie'nin garsonluk yaptığı restoranda insanların düşüncelerini dinlemesi ve sipariş alacağı bir masada oturan çocuğa cevap vermesiyle başlıyor. İlerleyen bölümlerde de esas vampirimiz Bill ile ilişkileri başlayınca, popüler kültür mağduru herkesin aklına Twilight geliyor haliyle. Tek ciddi fark Twilight'ta Edward'ın zihin okuyabilmesiydi. Bunun haricinde zihin okuyabilen karakterin aşık olduğu kişinin zihnini okuyaması (ve biraz da bu sebepten aşık olması), bir kıza aşık 2 erkek, bu erkeklerden birinin vampir olması, diğer erkeğin bunu hiç tasvip etmemesi, iki erkeğin de yakışıklı, zengin, düşünceli, iyi niyetli falan filan olması, kızın da aslında çok iyi bir kız olması filan... İnsanı sinir ediyor tabi, nasıl bir hırsızlık bu diye. İşin ilginç tarafı bu hırsızlığı Stephenie Meyer'in, yani Twilight serisinin yazarının yapmış olması. Tabi işin Twilight boyutu daha ticari. Karakterler mükemmele daha yakın, saçmalama yüzdeleri daha düşük. Maksat ergenleri karakterlerle özdeşleştirmek veya onların aşık olmasını sağlamak tabi. Kısacası, True Blood işin masum tarafında. Ancak yine de bildik hikayeyi izlemek, hele ki bazı karakterlerin sinir bozucu olması, True Blood için bir dezavantaj.

True Blood'ın bir diğer ve bence en büyük dezavantajı Sookie Stackhouse, nam-ı diğer Anna Paquin. Bir kere daha önce de bahsettiğim gibi dişleri ayrık. Sürekli konuşurken izlediğimiz için de insanın ister istemez dikkatini çekiyor. Bunun itici olması bir tarafa, yukarıda bahsettiğim iki süper erkek karakterin bu dişlere rağmen bu kızın peşinde olması da ayrı bir olay. Tabi evet önemli olan dış görünüş değil iç güzelliği filan ama benim gördüğüm kadarıyla ne gerçek hayatta ne de dizilerde işler pek böyle yürümüyor.

Sookie Stackhouse'un bir diğer itici özelliği de tutarsız ve çoğu zaman salak olması. Spoiler! Mesela Bill arkadaşımız vampir mahkemesine gidip canını kurtarmaya çalışırken, Sookie'nin hem "Kaç gündür gelmedi, demek ki beni sevmiyor" diye düşünmesi, hem de fırsattan istifade Sam ile yiyişmesi dizi için, ama özellikle karakter için çok tutarsız idi. Spoiler bitti. Tabi bu tür tutarsızlıklarından sonra hiçbir şey olmamış gibi davranması da insanı deli ediyor. Stephenie Meyer'in devreye girdiği noktalardan biri bu olsa gerek. Isabella Swan, Sookie'ye göre çok daha normal, tutarlı ve mantıklı bir karakterdi. Giyim kuşamı daha düzgündü, Edward'ı her şeyin önünde tutuyordu filan.

True Blood'u izleten asıl özellik +18 olması. Hem izleyiciyi bu yönüyle çekiyor, hem de bu tür bir vampir açılımı henüz yapılmamış olduğundan daha orijinal hikayeler vaadediyor. Vampir kanının insanlar tarafından içilince iyileştirici olması, bu sebepten kıymetli olması ama satışının yasak olması, belli bir süre sonra bağımlılık yapması, gümüşün bildiğimiz gibi kurtadamları değil vampileri de rahatsız etmesi gibi bugüne kadar okumadığımız/seyretmediğimiz şeyleri görmek diziyi izlemek için sebep. Tabi bir de vampirlerin kendilerini ortaya çıkarması, ve yasal haklar elde etmeleri de bir diğeri.

Toparlamak gerekirse, bir yandan sinir olup, bir yandan merak edip heyecanla bir sonraki bölümünü izlediğim bu dizi; bu yönüyle pembe dizi gibi.

1 yorum:

  • CaRtMaNtR

    Yeni diziye başlanacaksa flashforward fena bir tercih olmayacak gibi. Henüz bir bölümünü izledim ama ilk bölümde bile verdikleri gazı boşa çıkarmazlarsa acaip bir dizi gelecek gibi.